Hatta kalın!
Alacakaranlık cephesinde üçüncü perde
Stephenie  Meyer’in çoksatan Alacakaranlık kitap serisinden uyarlanan, son  yılların en büyük fenomen filmlerine rahatlıkla dahil edeceğimiz film  serisinin üçüncüsüne kavuşmuş bulunduk. Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma  (Twilight Saga: Eclipse) adlı üçüncü film yine aşk, seçimler, kıskançlık  ve savaş ekseninde ilerliyor.
Bu üçüncü filmde göreceklerimize kısaca değinelim: Öncelikle kurt  adamlarla vampirler arasında ortak düşmana karşı yapılan anlaşma filmin  ana eksenini oluşturuyor. Hayranların asıl ilgi gösterdiği kısma  gelirsek, bu anlaşma etrafında örülen bir de aşk üçgeni var. Bella’ya  âşık olan kurt adam Jacop işi tacize kadar vardırınca, aşk üçgenine  Edward tarafından kıskançlık duvarı örülüyor. Her şeyin seçimle  başladığı Alacakaranlık serisinde, Bella bir seçim daha yapmak zorunda  kalıyor.
Üçlü âşıkları bir kenara bırakıp savaş kısmına gelirsek. Her kitapta ve  filmde olduğu gibi iyilerle kötülerin savaşının bu bölümünde bizim  çocuklar, kızıl saçlı, birinci filmden kalma bir hesabı olan, intikam  düşüncesiyle yanıp tutuşan bir kadın vampirimiz, bir işbirlikçi eliyle  yepyeni bir vampir ordusu yaratmaya kalkar. İşbirlikçi de filmin  sonlarına doğru, saflığı yüzünden kandırılmış bir görünüm çizen Riley  karakterinde Xavier Samuel. Malumunuz üzere yeni bir vampir ordusu,  insanları ısırıp yeni vampirler yaratarak gerçekleştirilir. Ve her  vampirin en güçlü olduğu zaman da doğumundan (yani vampir oluşundan)  sonraki iki aydır. Anlayacağınız bizim vampirlerin işi gerçekten de zor. 
Fasulyenin faydalarına uzanalım. Alacakaranlık filmleri birincisinde de  ikincisinde de sinemasal yöne pek ağırlık vermeyip, hayranları tatmin  etmekle meşguldü. Birinci Alacakaranlık 37 milyon dolar bütçesiyle 400  milyon dolar gişe yapmış, ikinci film ise 50’ye karşı 700. Anlayacağınız  Alacakaranlık yapımcılarını hayran kitlesini yeteri kadar doyuruyor ve  başka bir alana açılma gereği görmüyor. Üçüncü alacakaranlık filmi  Tutulma da aynı şekilde. Eğer seriden bihaberseniz film çok yavan  gelebilir. Hayran kitlesinden bağımsız bir Tutulma alelade bir gerilim  filminden farksız.
Alacakaranlık filmleri hayran kitlesi ve zamanlama açısından Harry  Potter serisiyle karşılaştırılır. Tabi bunda kaynak yazarların ev hanımı  olmalarının da etkisi var. Harry Potter serisinde yönetmen koltuğuna  oturacak kişi hep uzun uğraşlar sonucunda seçilmiş, havada uçuşan  isimler ve yönetmenler de hep çağdaş sinemada ağırlığı olan isimler  olmuştur. Bu nedenle Harry Potter serileri “dış kitleye” de rahatlıkla  seslenmiştir. Ama bahsettiğim sebeplerden ötürü Alacakaranlık bundan kat  be kat uzakta.
Burada uzun bir parantez açıp filmin senaryosundaki bir trükten  bahsetmek istiyorum. Kurt adamların sofrasına davet edilen Bella, yıllar  önce vampirlerle kurt adamlar arasında olan bir savaşı dinler. Kurt  adam mitolojisinde, hiçbir gücü olmayan bir kadın (kurtlar familyasına  bağlı), vampirlerin acizliğini kullanarak savaşta kurt adamların  yenmesine yardım eder. Tutulma’nın final sahnesinde vampirlerimiz benzer  bir durumla karşılaşır. Ve bilin bakalım Bella’nın aklına ne gelir?
Bu binlerce yıllık teatral oyunu sanki yeni bir şeymiş gibi sunan Tutulma’dan ben keçiboynuzu çiğnemiş gibi ayrıldım. Ama eminim ki hayranları her sahnesinde şaşırarak, kitapla karşılaştırıp büyülenerek ayrılacak. Köşe yazarlarımız Bella’nın seçimi üzerinden aşk üzerine söylevler döktürecek. Hayran kitlesi ise ikiye bölünen son filmi izleyip hikâyeyi tamamlamak için sinemalara akacak.

