9 Ağustos 2011 Salı

Yavuz Turgul Kendisini Markaya Dönüştürdü

Yavuz Turgul sineması meraklıları için çok değerli bir kitap yayımlandı. İstanbul Ticaret Üniversitesi hocalarından, uzun yıllardır birçok yayınevi için sinema yayıncılığı da yapan Ala Sivas'ın çağrısıyla biraraya gelen akademisyenlerin ve eleştirmenlerin yazılarından oluşan kitap Yavuz Turgul sinemasını 360 derece kuşatıyor. Kitabın sonunda Turgul'la yapılan ve kitapta ele alınan konuların tartışıldığı geniş kapsamlı bir röportaj da mevcut.

Röportajımızı okumak için buradan...

İstanbul'dan Hollywood'a bakmak

Uzun yıllar ABD'de belgesel filmcilik alanında çalışan Emre Şahin ilk uzun metrajlı kurmaca filmi 40 ile karşımızda. Benim oryantalist bulduğum bir İstanbul temsiliyle anlatılan bir kesişen hayatlar hikayesi film. Eleştiri yazım HayalPerdesinde...


29 Mayıs 2011 Pazar

“Olmamış” Bir Coppola Filmi


Sofia Coppola her ne kadar Bir Konuşabilse (Lost in Translation, 2003) ile bağımsız sinemanın perdelerini bir güzel dalgalandırsa da, Başka Bir Yerde (Somewhere) ile ancak hafif bir esinti yaratabiliyor.

Hayal Perdesi eleştirim için kapıyı tıklatın...

Sabahattin Ali’nin İzinde Bir İlk Film


İFSAK'lıların fotoğrafçı kimliğiyle tanıdığı Selim Güneş'in ilk filmi Kar Beyaz vizyona girdi. Ben daha çok Sabahattin Ali ruhunu nasıl koruduğunu, edebiyat uyarlamasının zorluklarını, senaryo sürecini, ilk yönetmenlik denemesinde yaşadıklarını sordum; fotoğrafçımız Çağatay Ankaralı da fotoğrafa dair merak ettiklerini sordu.

Röportajımız okuduğunuzla sınırlı kalmadı. Selin Güneş'in fotoğraf ve sinemaya dair anlatacak daha çok sözü var. Eğer fotoğrafa ve sinemaya meraklıysanız, "gözünüzü" geliştirmek istiyorsanız Selim Güneş'in herhangi bir söyleşisine, seminerine, paneline katılın. Eminim sorduğunuz her soruya büyük bir içtenlikle cevap verecektir.

İçeriye buyrun...

Ayrıca Selim Güneş'in fotoğrafçılığından tadımlık eserler. "İstanbul Lodoslar Kenti" çalışmasından iki fotoğraf...

Klasik Filmlere Aşkla Bağlananların Kitabı


Memlekette dergicilik zor zanaat, hele sinema dergiciliğini hiç sormayın. Janjanlı afişleri, afilli galaları, Oscar benzeri ödül törenlerini görüp de işin yazı-çizi boyutunun da aynı oranda renkli olduğunu sanmayın. Sinema dergileri açılıp kapanıyor, kalanlarsa güç bela ayakta duruyor. Medya dünyasının bu çetrefilli hâlinden bunalan, çalıştıkları dergilerin kapanmasından bıkan sinema eleştirmenleri ise 74 haftadır bağımsız dergilerini çıkarıyor: Arka Pencere. Hitchcock filmlerine referanslı bölümleri, vizyon ve DVD eleştirileri, özel dosyalarıyla sinema dergiciliğini elektronik ortama kaydıran Arka Pencere ekibi klasik filmlere ayırdığı bölüm “Aşktan da Üstün”ü kitap hâline getirdi. Kırmızı Kedi Yayınevi etiketiyle çıkan kitapta Cem Altınsaray, Tunca Arslan, Kemal Ekin Aysel, Burak Göral, Murat Özer, Burçin S. Yalçın aşkla bağlandıkları klasik filmleri anlatıyor, derginin de tasarımcısı olan Bilgehan Aras kitabın kapağını tasarlıyor. Alfred Hitchcock’un Arka Pencere (Rear Window) filmiyle açılan kitap Yılmaz Güney’in Umut’uyla ilk elli sayıdaki klasikleri bir araya getiriyor. Bol aksiyonlu maceralardan, acıklı melodramlara, westernlerden ağır filmlere kadar 115 yıllık sinema tarihinin kanonları akıp gidiyor. Klasik filmleri izlemeyen kuşaktansanız filmlere tik ata ata kitabı bitirebilirsiniz, ya da bu filmlere siz de aşkla bağlananlardansanız hatırlatma babında kitaba gömülebilirsiniz. Size, filmlerle olan ilişkinize, sinema aşkınıza kalmış.

Derginin kurucularından sinema yazarı Burçin S. Yalçın ve fikir babası ve tasarımcısı Bilgehan Aras dergilerini, aşkla bağlandıkları filmleri, derginin ilk kitap çalışmasını anlattı.


Murat Saraçoğlu'nun yeni filmi 72. Koğuş


Yavuz Bingöl ve Kerem Alışık projesi 72. Koğuş hafif bir esintiyle vizyondan gelip geçti. Yönetmen Murat Saraçoğlu ile filmini konuştuk.

Coen Kardeşlerden "İz Peşinde"


Joel ve Ethan Coen kardeşlerin 2010 yapımı filmi İz Peşinde (True Grit) her ne kadar Oscar filmi koksa da Charles Portis'in kaynak eseriyle kurduğu bağ nedeniyle ilgi çekici. Bizde yakın zamanlarda gösterime girdiği için Ciddi Bir Adam (A Serious Man) ile karşılaştırıp durdum aklımda, terazinin kefesi Ciddi Bir Adam'dan yana kaydı.

Hayal Perdesi için yazdığım eleştiri yazısına buyrun...

16 Ocak 2011 Pazar

Mevlâna Okuyan, Freud’u Bilen Sinemacılar Kuşağı

1940’lı yılların Türk sineması… Muhtelif şekilde tartışılabilir, fakat Türk sinemasının emekleme dönemi olduğunu, hatta önüne ne çıkarsa elleriyle tutunup ayağa kalkmaya çalıştığı dönem söyleyebiliriz. Muhsin Ertuğrul geleneğinden kopmaya çalışan yönetmenleri, tek film çekerek tarihe karışan prodüktörleri, şu an bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda insanın hatırladığı yıldız oyuncuları, dönemin İstanbul’unun mozaik yapısı, Mısır sinemasının ihtişamı… Bütün bu karmaşa içinde inşa edilen yeni memleketlerinin yeni sanatını kurmaya çalışan sanatçılar… 1940’lı yıllar sinemacıları da bu aynı şekilde yepyeni bir sanat formunu ülkede kurmaya çalıştı. Şimdi tarihi kurcalama zamanı. Türk sineması nereye gidiyor diye tartışılan şu zamanlarda Türk sinemasının çocukluğuna inerek sorunları bulma vakti. Çünkü sonraları başka gelenekleri yırtmaya çalışan başka yönetmenlerin, tek filme mahkum kalan prodüktörlerin, jönlerin sayısı arttı. Mozaik mermere dönüştü, ülke başka başka sinema dalgalarıyla boğuştu.

Esin Berktaş Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde hazırladığı sanatta yeterlilik tezi 1940’lı yılların Türk sinemasını kitap haline getirdi. Agora Yayınları’ndan basılan kitap Türk sinemasının kilit bir dönemini ekonomik, sosyal, toplumsal ve kültürel geniş arka planıyla birlikte ele alması nedeniyle okunması, döne döne bakılması gereken bir çalışma. Esin Berktaş ile Mimar Sinan Üniversitesi’ndeki ofisinde görüşüp hem kitabı, hem Türk sinemasını, hem de sinema tarihçiliği çalışmalarını konuştuk.

Hayalperdesi.net adresindeki röportaj için buradan yakın...